Esad kendi ülkesi için
tehdit oluşturmaya devam ediyor. Bu sefer ki hedefi ise Bayır Bucak Türkmenleri
oldu. Türkmenlere, Rus, Hizbullah, İran milisleri ve Esad güçleri birlikte
karadan ve havadan saldırdı. Bu saldırı sonucunda Türkmen Dağı düştü. Onlarca ölülerin
ve yüzlerce yaralıların olduğu söyleniyor. Türkiye bu durum karşısında, Rus
büyükelçiliğini çağırıp, Türkmen bölgesini vurmayın çağrısında bulundu. Tabi bu
çağrı olumlu bir karşılık almadı ve saldırılar devam etti. Bu durumlar
neticesinde olayları iyi analiz edebilmek için, Türkiye’nin Suriye’deki
politikasına bakmamız gerekmektedir.
Türkiye’nin Suriye
Politikası
Türkiye’nin dış
politikası demek ABD’nin dış politikası demektir. Çünkü bu iki ülke
müttefiktir. Fakat genellikle ABD’nin biraz daha fazla istedikleri olur. Bilindiği üzere, ABD Suriye’deki
Esad’lı sisteme karşı. Daha doğru bir ifadeyle ABD, Ortadoğu’da Baas Sistemine
karşı. Irak savaşında Saddam Hüseyin’i indirmesi bunun en büyük göstergesiydi.
Bu sonuçlar neticesinde, Türkiye’de Esadlı sisteme karşı bir tavır sergiliyor.
Esadl’ı bir çözümü asla kabul etmiyor. Suriye krizinin çıktığı ilk zamanlarda
sadece Esad’ın güçleri halkı bombalıyor ve vuruyordu. Bunun üzerine, ABD
koalisyon güçleri dediği bir birliktelikle, Muhaliflere askeri yardımda
bulunmaya başladı. Daha sonra bu durumu gören Rusya harekete geçti.
Ortadoğu’daki ABD düşmanlarını (İran, Hizbullah ve çeşitli terör örgütleri)
yanına alarak Esad’da destek vermeye başladılar. Bu durumun önemi şurada
yatmaktadır. Rusya soğuk savaş döneminden
sonra ilk defa ABD’ye karşı, Ortadoğu’da bir askeri müdahaleye girmişti.
Böylece ABD tarafı ve Rusya Tarafı diye iki blok oluştu. Türkiye her zaman ki
gibi ABD tarafındaydı.
Türkmenler…
Dün sosyal medyaya
baktığımızda: “Esad Türkmenleri öldürüyor, Türkmenler çok zor durumda, Türkmen
Dağı düştü”. Gibi ifadeler gördük. Evet, Türkmenler Esad, Rus, İran ve
Hizbullah tarafından saldırıya uğramışlardı. Fakat bu Türkmenlerin bu şekilde
ilk acısı değildi. Irak Savaşı sırasında Çok sayıda Türkmen ölmüştü. Irak
savaşı bittikten sonrada yeni oluşan Parçalanmış Irak’ta da ölmeye devam ettiler.
Bu sefer onları öldüren Şii milisler ve Kürt yönetimi idi. Daha sonraları İŞİD
denilen bir bela musallat oldu Türkmenlerin başına. Bu sefer İŞİD öldürüyordu
Türkmenleri. Türkmenlerin acısı bir türlü dinmiyordu. Bu sefer de İŞİD’i
vuracağız bahanesiyle, Türkmenleri öldüren PYD ve peşmerge güçleri oldu. Şu
soru aklınıza gelebilir; Türkmenlere bu kadar saldırı varda Türkmenler neden
hiçbir şey yapmadan sadece ölümü bekliyorlar? Hayır! Türkmenler bu saldırılara
her seferinde kahramanca cevap vermişlerdir. Zaten bu kadar saldırılara karşı,
Irak’taki Türkmen Varlığının hala devam etmesi bunun en büyük göstergesidir.
Ne Yapılmalı…
Dış politikasını kendi
belirleyen ve bir başka güçlü ülkeye doğrudan tehdit oluşturabilecek bir ülke
olmadığımıza göre, burada yapılacak iş Türkmenlere silah ve para yardımı
yapılması en doğrusu olacaktır. Hatta biraz daha ileri gidip, Irak’taki Türkmen
bölgesini Koalisyon güçlerinin korumasını sağlayabiliriz. Ama kesinlikle
Suriyeleri ülkemize aldığımız gibi Türkmenleri Türkiye’ye almamalıyız. Eğer
Türkmenler yaşadıkları bölgeleri terk ederlerse, o bölgelerdeki Türk
hakimiyeti, Kürtlere veya başka etnik unsurlara geçer. Buda stratejik anlamda
Türkiye’nin avantajına bir durum olmaz.
Şunu
unutmayalım, kendi dış politikamızda kendi kaderimizi kendimiz çizemedikçe daha
çok ”Türk” ve “Müslüman” ölecektir.