12 Mayıs 2016 Perşembe

ULUSAL YAPININ TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ...

Türkiye için ulusal devlet yapısı çok önemlidir. Türkiye özü ve hammedesi itibarı ile ulusalcı bir yapıya sahiptir. Ulusalcı yapı demek, milli bir yapı demektir. Yani Türkiye’nin bir millet anlayışı vardır. Bahsettiğimiz bu millet Türk Milletidir. Fakat Türkiye’nin millet anlayışı etnik bir millet anlayışına dayalı değildir. Türkiye’de farklı etnik gruplar vardır. Ve bu etnik gruplar Türk milleti çerçevesinde ele alınır. Bu çıkarımlardan sonra insanın aklına şöyle bir soru gelebilir? Türkiye’de farklı etnik gruplar olmasına rağmen, neden Türkiye, Türk milleti adıyla bir ulusalcı çerçevede görülüyor? Bu soru çok doğal bir sorudur. Çünkü Türkiye’nin millet anlayışına ilk baktığımızda bir ırka dayalı anlayış görebiliriz. Lakin bu böyle değildir. Türk milleti dediğimizde, Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan, bütün etnik gruplar akla gelmelidir. Çünkü Türk milleti bütün etnik grupları kapsar. Türk milleti deyimi bir ülke içerisinde toplanmış farklı kökendeki insanların ortak adlandırılma biçimidir. Bu duruma bazıları üstün kimlik olarak adlandırsa da ben bu sözden hoşlanmadığım için “ortak kimlik” diyeceğim.

  Neden Türk Milleti?
Türk milleti demek sadece Türk’e hizmet etmek değildir. Türk milleti demek, Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan bütün insanlara hizmet etmek demektir. Çünkü Tür Milleti deyimi bir “ortak kimliktir”. Peki, neden ortak kimlik olarak Türk kavramını kullanıyoruz? Neden Zaza milleti ya da Çerkez milleti değil de Türk milleti diyoruz? Bu soruların cevabı, Türk kelimesinin ve içinde bulunduğumuz Anadolu coğrafyasının tarihselliğinde yatmaktadır. İnsanoğlu bir tarihsel varlıktır. Doğar, devlet kurar, icatlar yapar, kültür oluşturur, dil oluşturur ve sonunda ölür. Daha sonra yeni bir kuşak gelir. Oda aynı şeyleri yapar. Bu süreç kendini tekrarlayarak devam eder. Türk kavramı da tarihsel bir kavramdır. Tarihte önemli bir yeri olan kadim bir topluluktur. Tarihte iz bırakmıştır. Anadolu coğrafyası 11yy. dan buyana Türk isimleri ile bilinmiştir. İstiklal mücadelesi ve onun sonrası da Türk kavramı üzerinde gerçekleşmiştir. Tabi ki bu mücadele farklı etnik gruplarla birlikte yapılmıştır. Ama Düşmanlarımızın sözlerine baktığımızda Anadolu’dan Türklüğü silmek yönünden söylemlerini görebiliriz. İşte bu durum bile neden Türk milletini, ortak kimlik olarak aldığımızın en büyük göstergesidir.

Milli Kimliksiz Toplum ve Anti- Ulusalcılığın Tehlikeleri
Bazı sol siyasi düşünceler ve özellikle de Köminist düşünce yapısına sahip insanlar, milliyetsiz bir toplumdan söz ederler. Baktığımızda bu düşünce yapısının çok tehlikeli olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Yakın tarihte milliyetsiz bir toplum örneği olan Sovyetler vardır. Sovyetlerin ömrü fazla sürmemiş ve içinde barındırdığı topluluklar teker teker dağılmışlardır. Öte yandan altı tane resmi dili olan Sırbistan’da milliyetsiz bir toplum denemesi içerisine girmiş, ilk önce Karadağ daha sonra da Kosava’yı kaybetmiştir. Milliyetsiz toplulukların iyi örnekleri de mevcuttur. Fakat bu topluluklar düşünüldüğü gibi milliyetsiz topluluklar değildir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri, içinde farklı etnik unsurları içinde barındıran milliyetsiz bir topluluk olarak gösterilmeye çalışılır. Fakat ABD konuştuğu dil ve yaşadığı kültür itibari ile İngiliz ortak kimliği altında tek bir millete dayalı toplumdur. İçinde bulundurduğu etnik yapıların tarihsel anlamda sağlam varoluşları olduğu için, yasalarca Amerikan ortak kimliği adı ile devletsel bütünlüğünü sağlamaya çalışmıştır. Ortak kimliğin etniksel bir temele dayandırmayan başka bir ülke ise İsviçre’dir. Orada da farklı birçok dil resmi dil olarak kabul edilir. İsviçre varlığı üstün refah seviyesinde sürdürmektedir. Fakat İsviçre’nin milli kimliğinin olmamasının dezavatajını yaşamaması onun Avrupa’nın finans ülkesi olmasından Gelmektedir. Ekonomisi sağlam bir ülke olduğu için farklı etnik gruplar orada rahatlıkla yaşamaktadır. Yani kimyası Türkiye’nin kimyasıyla aynı değildir.
   

   Uzun sözün kısası, Ulusal yapı sistemi Türkiye için çok önemlidir. Bu ülke eğer Anadolu Cumhuriyet’i şeklinde olmuş olsaydı. Çabuk bölünür ve parçalanır. Milli kimlik insanlara bir ortak hedef verir. Ortak hedefi olan insanlar ise kolay kolay yıkılmazlar. Onun için bir ortak kimliğimiz ve bunun akabinde bir ortak dilimiz olmalıdır.  Bu gün Türkiye için Osmanlı çok uluslu yönetim modelini örnek verenler. Türkiye’de yaşayan etnik grupların ve Osmanlı’da yaşamış olan etnik grupların yapısını bilmemekte ve Osmanlı’nın içinde yaşan etnik grupların tarihselliğini ve fazlalığından kaynaklanan çok uluslu yapıyı görmemektedirler. 



7 Mayıs 2016 Cumartesi

BİR GÜN DEĞİL HER GÜN ANNELER GÜNÜ

   “Anne” kelimesi söylemesi kolay, yaşaması dünyadaki hiçbir şeye benzemeyen, en güzel, anlatılmaz bir duygu…

   9 ay karnında taşıyan hastalanınca baş ucundan ayrılmayan, yanlışın olduğunda bazen kızgın bazen tatlı dille doğrusunu anlatan, kötülüklerden koruyan, bir yerin ağrısa içinden canlar kopan..
   Dışarıda saatlerce oynadığında sürekli cama çıkıp takip eden, terlediğinde sırtına havluyu koyan..
    Hele de kız çocuğuysan sen eve gelene kadar içi içini yiyen, gelince de derin bir oh çeken .. Değil midir anne?
    Annenin sevgisi bütün dünyayı kaplar. Aynı bizi kapladığı gibi..
    Ne yaparsak yapalım anne hakkı ödenmez.
    Cennet kokulu annelerimiz..

  “Anneler Günü” Allah'ın her günü anne günü değil midir zaten..
   Bu yazımı okuduğunuz da , eğer uzaktaysanız annenizi arayıp onu çok sevdiğinizi söyleyin eğer yakınındaysanız kocaman sarılın sadece bunu bugün değil her gün yapın..
  
   Anne  fedakardır..
   Anne sevginin karşılığıdır..
   Anne candır..
   Anne aşktır..
   Anne “her şey” dir..

Seni çok seviyorum “Annem”..
BİR GÜN DEĞİL HER GÜN ANNELER GÜNÜ

4 Mayıs 2016 Çarşamba

BAYANLAR VE ERKEKLER İÇİN “MODA”

   Kıyafet deyince kendilerine bütçe ayıran, bu yıl hangi ürünler modada diye bilgisayarın başına geçip saatlerdir kalkmayan , defileleri ve katalogları takip eden kişiye “kadın” diyoruz.
   Teknolojinin ilerlemesiyle bayanların kıyafetlere karşı ilgisi daha da çok artmıştır. Hemen hemen gereksiniminden fazla alışveriş yaparlar. Bunun yanında 2016 yaz modası erkeklerden çok bayanlara hitap ediyor. Kışa göre yazın üretilen giysiler daha çok çeşitlilik gösteriyor.
   Modayı sıkı takip edenler için bir çok farklı modeller ve çeşitlilik sunulmaktadır. Müşteriye daha kolay ulaşmak içinde defileler ve kataloglarla güçlendirilmektedir.
   Genelde müşterinin isteklerine göre üretim yapılmakta. Ne de olsa giyim insanların kişiliklerini yansıtmakta. Bu sebepten dolayı da giyinmeye çok dikkat etmek gerek.
Bayanlarda bu yaz sokak stilleri modası gibi görünüyor. Pantolon etekler, kayık yakalar, kısa üstler, geniş kemerler, büyük cepler vs. vs. bu yaz çok konuşulacağından bahse girebilirim..
   Erkekleri de unutmadık tabi. Ah bu erkeklerin çektiği ne eşlerinden, hiçbir şey de gözü kalmasın diye fazla mesai yapan, boğazından kesen fedakar erkekler sizleri de unutmadık.
   Koskoca dolabın sadece küçücük bir bölümünüz  olsa da giysi almak modaya uymak sizin de hakkınız..
   Erkeklerinde 2016 yaz modasına bakarsak eğer;
Bomber ceketleri ile nostalji rüzgarları estirecek gibi gözüküyor. Kırmızı , beyaz, ve lacivert uyumuna diyecek yok. Bu yıl yeşil ve yeşilin tonlarıyla çok karşılaşacağımız bir yıl olacak.
   Burada yaz yaz bitmez ama ben derim ki; bütün renkler çok güzel ve her şeyde kullanılmaya değer. Bileklikte, saatte, fularda , tişörtte, çanta da, etekte, elbise de vs. vs.
   “Moda aslında ihtiyaç oluşturma sanatıdır.” Diyor ve sözlerime son veriyorum.

Şimdiden iyi alışverişler.
BAYANLAR VE ERKEKLER İÇİN “MODA”

3 Mayıs 2016 Salı

İLK MARKA HZ. ADEM Mİ?

Yaşamımızda birçok ürün kullanırız. Birçok marka edinip, beğendiğimiz markanın ürünlerini kullanmaya çalışırız. Markaların bizi çeken bir albenisi vardır. Ürün sahipleri markalarını oluştururken, insanların ilgi, ihtiyaç ve isteklerine karşı duyarlı olarak seçerler. Bunu yaparken de doğadan, canlı ve cansız varlıklardan simgeler kullanırlar.
Marka kavramının insanın doğasından beslenerek ortaya çıkar.  Eğer iyi bir marka yaratmak istiyorsanız insan kişiliğine bürünmüş ürünler ortaya çıkarmanız gerekiyor. Reklamını iyi yapın, hedef  kitleyi iyi belirleyin ki o amacınıza ulaşın. Bir ürünü alırken hiç düşündünüz mü sizi almaya teşvik eden şey nedir? Ambalajı mı? Güvenilir oluşu mu? Size  samimi gelmesi mi? Yoksa sadece tadı  mı ? Bir ürünü alırken bunlar aklınıza geldiğinde göreceksiniz ki markasının yani kullandığınız ya da tükettiğiniz ürünün de bir kişiliği var.
Bilindiği gibi ünlü bir telefon markasının logosu ısırılmış elmadır. Isırılmış elmanın hikayesini hepimiz biliriz.  Hz. Adem, yememesi gereken bir elmayı yemiştir. Ve günah işlemiştir. Bu bilgiler doğrultusunda ilk marka acaba Hz. Adem mi sorusu akıllara geliyor.
Günahın bir çekiciliği vardır. Şevheti vardır. Kötü bir şeydir ama biz yine de günah işleriz.  Aynı Hz. Adem gibi. Belkide telefon markası bunun için ısırılmış elma logosunu kullanmıştır. Belki de farklı bir neden için. Bunu tam anlamıyla bilemeyiz fakat, Hz. Adem’in ilk marka olduğu apaçık bellidir. Çünkü O ilk yaratılandır. İlk insansı simgedir. Bunun için ilk marka Hz. Adem’dir.


İLK MARKA HZ. ADEM Mİ?