Geçmişte, bir
başka değişle sağ sol olaylarından sonra ülkücülere bir kalıp yerleştirildi ve
günümüze kadar bu kalıp kullanıldı kullanılmaya da devam ediyor. Neymiş efendim
ülkücüler eli kanlı bir mafya bozuntusu imiş. Geçmişte sağ sol olaylarında çok
solcu canı almış. Tabi bu suçlamalar solculardan ve muhafazakar kesimden
geliyor ülkücülere. Ülkücüler eli kanlıydı da solcular çok mu masumdu peki?
Onlar hiç silah kullanmadı ve insan öldürmedi de hep ülkücüler mi öldürdü? Bu
suçlamalara sadece yersen! Denilebilir. Başka bir kalıpta ülkücülerin hali
hazırda mafya ve kabadayı gibi
davrandıklarını ve ülkü ocaklarındaki yönetimlerinin vasıfsız oldukları
yönünde. Tabi şehit Fırat’ı siz kabadayı olarak gösterirseniz, en büyük
acımasızlığı yapmış olursunuz şayet o vatanı için şehit düşen bir ülkücüydü.
Gerçekten de ülkü ocaklarında vasıfsız ve mafya bozuntuları mı vardı derken?
Türkmen beyi Devlet Bahçeli bir açıklama yaptı: “Ülkücü işini yarım bırakmaz.”
Bu söz MHP muhalif kanadından olan Sinan Oğan’a saldırıdan sonra denilmişti.
Daha sonra diğer muhaliflere Özdağ ve Halaçoğlu’na saldırıda bulunuldu. Ve
Türkmen beyi hala aynı söylemlere devam etti.
Ülkücü işini yarım
bırakmaz…
Bu nasıl talihsiz bir cümledir ki ülkücülere yapılan
suçlamalara ve düşmanlarını sevindirmiştir. Peki bu cümleyi ülkücülerin lideri
nasıl söyleyebilir. Ülkücü nedir? Ülkücü vuran kıran öldüren kabadayılık yapan
git deyince giden gel deyince gelen bir kukla mıdır? Yoksa ülkücü vatanı için
savaşan vatanperver bir istiklal öncüsü müdür? Ve hareketin lideri bu sözleri
söyleyemez. Yada söylememeli. Evet. Ülkücülerin mizahında bir sertlik var.
Olmalı da. Fakat ülkücüler asla kabadayı ve mafya bozuntusu değillerdir.
Koltuk sevdası…
Devlet Bey son zamanlarda ağır seçim kayıpları yaşamış ve
koltuğu sallantıya girmiştir. Üstelik bu sefer koltuk gitti gidecek konuma
gelmiştir. Bir de karşısındaki muhalifler oldukça güçlüdür. Bahçeli o koltuğu
kendi kendine bırakmayıp değişik yollara gitmiş ve muhalifleri bertaraf etmeye
çalışmıştır. Fakat buda işe yaramayınca yıllardır karşı çıktığı sayın Erdoğan
ile aynı safta yer almış ve evet propagandası yürütmeye başlamıştır. Daha önce
başkanlık sistemine şiddetli bir şekilde karşı da çıkmışlığı vardır. Ama
siyasettir bu zamanla fikirler değişebilir. Fakat Bahçeli’ninki öyle
görünmüyor. Onun ki koltuğunu sağlamlaştırma ve muhaliflere direnme planı gibi
görünüyor. MHP bitiyor, bitiriliyor.
Akşener felaket olur.
Özdağ lider ve diğerleri de yardımcı olursa MHP uçar.
Akşener hakkında fetö suçlamaları
var. Ama bu suçlamalar ne kadar gerçek ne kadar doğru onu bilemem. Ama bildiğim
çok iyi bir şey var oda; Akşener’in MHP’nin başına gelirse felaket olacağı.
Çünkü Akşener lider vasıfta değil. Siyasi yöneticiliği zayıf. MHP’yi iktidar
yapsa bile ülkeyi yönetecek vasıfta değil. Yani kısacası Akşener, Devlet
Bahçeli’nin bayan versiyonudur. İşin ilginç tarafı, MHP’li adaylar arasında da
en çok onun taraftarı bulunmaktadır. Bir diğer aday Ümit Özdağ, herek ilmiyle
gerekse vizyonuyla MHP’ye yakışan bir genel başkandır. Sinan Oğan ve Halaçoglu’da
ona yardımcı olduğu takdirde MHP’yi çok iyi yerlere getirirler. Ama Akşener’e
dikkat etmek lazım. Başa o geçeceğine Devlet beyin kalması daha mantıklı.
Birlik ve beraberlik
çok hoş ama ne kadar samimi?
Erdoğan ve Bahçeli arasındaki
ittifak çok hoş… Türkiye’de iki siyasi figürün birlikte hareket edebilmesi
hasret kalınmış durumlardandı. Sayın Erdoğan’a Çağrı beylik, Bahçeli’ye ise
Tuğrul beylik çok yakışır. Tarihten anlayanlar neden bu ikiliyi Erdoğan ve
Bahçeli’ye benzettiğimi anlamışlardır. Ama bu birlik ve beraberlik ne samimi?
Koltuk ve kendini sağlamlaştırma politikası sonucu bir birlik oluşturulduysa,
bu birlik ve beraberlikten fazla bir şey de bekleyemeyiz…