30 Kasım 2014 Pazar

ATATÜRK'Ü TARTIŞMAK

Son zamanlarda yeni bir moda akımı doğdu.Bu moda akımı;Atatürk ekseninde farklı iki kutup yaratmak.Yani birileri Atatürk'ü korumakla birileride yermekle yerin dibine sokmakla meşgul.Tartışmalarda Atatürk'ün dinsiz olduğu belirtiliyor.Çok sağlam delillerde var.fakat dinsiz yada dine inanan birisi olsun bu ülkenin kurucu lideri.Öyle bir milletiz ki,Ülkenin kurucusunu konu edinerek bile kutuplaşabiliyoruz.Türk Milleti bir birine bağlı olmasıyla ünlüdür derlerdi önceden.Ama günümüze baktığımızda hiçte öyle görünmüyor.En ufak bir konuda bile hemen ayrılabiliyoruz.Herkezin bir farklı düşüncesi var.Fakat hiç kimse bu farklı düşüncelerinden ortak bir düşünce yaratamıyor.Bir toplumda farklı düşüncelerin olması o toplum için zenginliktir.Fakat bu farklı düşünceler çerçevesinde ortak düşünce yaratılamıyorsa toplum için felakete dönüşür.Türkiye'de de olan bu değil midir? Yüzlerce parti vardır.Fakat ortak bir ilke için bir araya gelebilirler mi? Tabiki de hayır.Son zamanlarda Türk futbolu çok zor zamanlar yaşıyor.Bu zor zamandan kurtulabilmek için,bir çok spor yazarı ve futbol adamının proje ve fikirleri var.Ama Türk futbolu bir türlü düzelmiyor.Çünkü ortak bir fikir üretip uygulayamıyoruz.Şimdi Atatürk meselesine dönelim.Bir taraf Atatürk'ü dinsiz, bir taraf dine inanan,bir tarafta bunun bizi ilgilendirmediğini söylüyor.Varsayalım ki Atatürk dinsizdi.Bunu tartışmak ne gibi fayda sağlar? Aksine zarar verir.Çünkü mill bilinç adı altında milli kurucu bir lider profili var.Bunu dinsiz olarak göstermek yeni gelen nesiller için felekettir.Mevcut veya yeni gelen nesil vatana millete olan inancını kaybetmesini sağlar.Bilindiği gibi bir Yunan Mitolojisi vardır.Bu mitolojide tanrılar ve tanrıçalar vardır.Saçma sapan hareketlerde bulunurlar.Halka daha sonra abes ve kötü Tanrı olarak görünmeye başlatılırlar.Platon'da bunun üzerine o Tanrılar bel ki yok bel kide çok saçma fakat halk bunlara inanmış saygı göstermiş.Bizde o saçma sapan Tanrıları halka kötü değil iyi olarak gösermeliyiz.Çünkü halkın birbirine bağlı olması bu Tanrılara bağlıdır demiştir.Tabiki de Tanrı'ile Atatürk'ü aynı kefeye koymuyorum.Fakat Atatürk'ü, milli bir kahramanı değersizleştirmek, halkı ikiye bölmek,vatana millete bağlılığını ve güvencini kırmak demektir.Eğer Atatürk gerçekten dinsiz ise ve bu dinsizliğini zamanında halka dektare etmişse;el altından bu yapılanlar bulunmalı ve düzeltilmelidir.
 Anlatmak istediğim,milli bilinç için milli kahraman olan birsinin vatan haini olmadığı sürece değersizleştirmek toplumun faydasına değil zararına olacaktır.Bundan kaçınmalıyız.
ATATÜRK'Ü TARTIŞMAK

29 Kasım 2014 Cumartesi

HAYATTAKİ HERŞEYİN BİTİCİLİĞİ VE SONLU OLMASI ÜZERİNE

Hayatta bir çok şeye bağlanırız ve onlara sahipleniriz.Örneğin Anne babamıza bağlanmak,sevgiliye bağlanmak,kardeşe arkadaşa bağlanmak gibi.Bu saydıklarım manevi şeylere bağlanmak demektir.Birde maddi olan şeylere dönük bağlanmalar vardır.Bunlar şöyle sıralanabilir;bilgisayarımız vardır saatlerce onunla zaman geçiririz.Televizyonumuz vardır saatlerce onu izleriz.Sevdiğimiz yemekler vardır onları yeriz.Bunları yapmamızın sebebleri haz ve mutluluk almaktır.Annemizi severiz çünkü bize en yakın olan odur.Onunda bize göstereceği karşı sevgiden mutluluk ve haz alırız.Aynı şekilde bilgisayarda zaman geçirir;sosyal medyada dolanır,oyunlar oynayarak bunlardan haz ve mutluluk alırız.Televizyonda da aynı şekilde.Sevdiğimiz yemeği yemek bize haz ve mutluluk verir.Fakat bu bize haz ve mutluluk veren maddi ve manevi şeyler geçicidir.Sonludur.Bununla bağlantılı olarakta verdikleri haz ve mutlulukta geçicidir.Siz hiç bitmeyen yemek bozulmayan yada bitmeyen oyun,ölmeyen anne ve baba gördünüz mü? Evren sonlu olarak yaratılmıştır.Dünya bile kıyamet gelince son bulacaktır.İçinde yaşadığımız dünyevi olan şeylerinde sonlu olması çok normaldir.İnsan mutlak mutluluğu aramak için ifade ettiğim maddi ve manevi şeylere bağlılık gösterir.Dolayısı ile bu şeyler geçici olduğu için mutluluğa erişemez erişse de bu mutluluk geçici olur.Hatta bu geçici mutluluk sonunda çok acı verici üzüntüler de yaşar
Örneğin;anne babamızı çok severiz onlara çok bağlanırız.Onlar ölüncede çok acı yaşarız.Şöyle bir soru akıllara gelebilir.Üzülüyoruz diye anne ve babamıza bağlanmıyacak mıyız? onları sevmeyecek miyiz?.Tabi ki de onları seveceğiz.Fakat onların bir gün öleceğini ve bizden ayrılacağını bilerek sevmeliyiz.Birazda durumun maddi yönlerine bakalım.Sevdiğimiz yemeğin,bigisayarımızın,televizyonumuzunda sonu var dedim.Bu maddenin sonlu olması daimi olmaması anlamına gelmektedir.Eflatun(Platon) bu maddi şeylere açıklık getirip formlar dünyası kavramını ortaya atmıştır.Eflatun'a göre masa sıra geçicidir fakat onun formu kalıcıdır.Yani insan zihnindeki masa kavramı kalıcı fakat yemek yediğimiz masa geçicidir.Hayattaki maddi ve manevi şeylerin geçici ve sonlu olması insanın kendisinin geçici ve sonlu olmasından da kaynaklanıyor olabilir.İnsan ölümlü bir varlıktır.Ortaya attığı ürünler hissettiği duygularında geçici olması bundan kaynaklanıyordur.İnsan daimi mutluluğa daimi hazza ancak Yaratıcı'ya bağlanarak ulaşabilir.Çünkü sadece Yaratıcı  sonsuz ve ölümsüzdür.Ona bağlanan insan terk edilme korkusu yaşamaz Onu kaybetme korkusu yaşamaz.İlahi haz geçici bir haz değil daimi olan bir hazdır.Varsayalım ki kişisel düşüncem böyle bir şey olması mümkün değil;Yaratıcı olamasa bile insan bu geçici maddi ve manevi şeylere yönelerek mutlak mutluluğa erişemez onun içinde  hayatta Yaratıcı zorunludur.



28 Kasım 2014 Cuma

İSRAİL ZULÜMLERİNİN PERDE ARKASI

İsrail bilindiği üzere filistin'de çok acımasız zulümler yapmaktadır.Bu zulümlerin sebebi üç din içinde kutsal sayılan Küdüs'e hakim olma çabası, Yahudiler için kutsal sayılan Süleyman mabedini tekrar inşa etme çabaları ve İsrail halkının asırlardır zulüm görmesi gibi sebebler gösterilmekte.Bu sebebler doğrudur fakat bunların dışında da bazı dikkat çekici sebebler vardır.
Yeni Ahit'te(İncil) İsa Mesih'in geleceğini gelişinden öncede dünyanın uğrayacağı ilahi öfkeden bahsedilir.Yedi mührün açılması,Yedi borazanın çalınması ve Tanrı'nın gazabıyla dolu yedi tasın yeryüzüne boşaltılmasıyla felaketler zincirinin başlayacağı belirtilir(bknz:Yuhanna'nın vahiy kitabı).Yedi borozanın çalınmasıyla şeytanın hakimiyeti son bulur ve şeytan,içinde bin yıl kalacağı kuyuya atılarak hapsedilir.Böylece insanlık bin yıl şeytandan kurtularak rahat bir yaşam sürecektir.Ancak bu bin yılın sonunda şeytan serbest kalacaktır.Buna benzer ifadeler Eski Ahit(Yahudilerin kutsal kitabı)'te de vardır.Daha sonraları fanatik Hristiyan ve Yahudi gruplarında "binyılcılık"yada "millenarizm" kavramı ve anlayışı oluşmuştur.bazı "binyılcılık" anlayışına sahip Yahudi hıristiyan fanatik guruplar Yukarıda ifade ettiğim Yuhanna'nın vahiy kitabında yazdıklarını temel alarak kitapta anlatılanların gerçekleşmesi için felaketler yaparak  Tanrı'yı kıyamete zorlamayı amaçlamışlardır.Çok ilginçtir İsrail zulümlerinin temelinde bu yatıyor olabilir mi? Zulümlerle bir deccal(şeytan) İsrail yaratıp Mesih İsa'yı yeryüzüne getirmeye mi çalışıyorlar? Fakat burada şu soru akıllara gelebilir;deccal İsrail yaratılırsa yine yok olacak olan İsrail olamayacak mı?  Burada benim anladığım "binyılcıların"kutsal metinleri istedikleri gibi yorumlama yoluna gitmişlerdir.Hatta bu fanatik Yahudi gruplar;Yahudiler'in artık Filistin'e döndüklerini ve İsrail devletinin kurulduğunu böylece ilahi takdirin gerçekleştiğini,Süleyman mabedinin üçüncü kez inşasının an meselesi olduğunu dile getirmektedirler."Tanrıyı kıyamete zorlama" anlayışı üzerine biraz daha durmak istiyorum.Hitleri Yahudiler tarih sahnesine çıkarmış olabilir mi? Tanrı'yı kıyamete zorlamak için Hitleri deccal yapmış olabilirler mi? Bir başka olayda 12 eylül saldırılarıdır.Bu olayla ilgili çeşitli teoriler vardır.Bu teorilerden birisi de ABD'nin ikiz kuleleri kendi vurduğuna ilişkin teoridir.Bu da Tanrı'yı kıyamete zorlama girişimi olabilir mi?Şöyle ki;ABD kendi ikiz kulelerini kendi vurdu ve Ortadoğuya işgal etme sebebi yarattı.Daha sonrada türlü türlü zulümler yaptı.Bu daha kuvvetli bir ihtimal olabilir.İkiz kuleler vurulduğunda o gün hiç bir Yahudinin işe gelmediği görülüyor.(kynk:Aytunç Altındal) 
Uzu sözün kısası bu İsrail zulmünden kurtulmak için körelmiş İslam medeniyetinin tekrar ana kaynaklara dönerek akılı geri plana atmadan batılı geri plana atarak dirilmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA

KUTSAL KİTABIN YORUMU:SIR ISAAC NEWTON ÇEVİRİ:AYTUNÇ ALTINDAL

İSRAİL ZULÜMLERİNİN SEBEBLERİ