Ülkemizde yada kendi
yaşantımızda bir çok şeyden şikayetçiyiz. Hukukun doğru işlemediğinden şikayet
ediyoruz. Sporun şikeli olmasından. Askerin içeride olmasından rahatsızıs.
Eğitimin düzgün gitmediğinden bahsediyoruz. Yakın zamanda seçimlere gireceğiz,
fakat oylarımızın çalınacağını düşünenler var. Bir taraf diyor, din elden
gidiyor. Öbür taraf diyor, ülke bağnazların eline geçti, hiç devlet ile din
birlikte yürütülür mü yahu? Gazeteciler özgür olmamaktan şikayetçi. Siyasiler
ise gazetecilerin özgürlük sınırını aştığından. Kutuplara bölünmüşüz, sen şu
partidensin ben bu partiden diye. Benim partim ülkeyi daha çok seviyor, hayır
benim partim daha çok seviyor yarışındayız çoğu zaman. Ama o çok sevdiğimiz ülkemiz
için bir bütün olamıyoruz. Bazılarımız çıkar peşinde, acaba ne kadar
kopartabilirim bu parti işlerinden diye debelenip duruyor.
Futbola çok düşkünüz.
Ama gelin görün ki onu da elimize yüzümüze bulaştırıyoruz. Performans yerine,
şike paraları kazandırıyor maçları. E haliyle de adaletsizlikten yakınıyoruz.
Hiç sorduk mu kendimize? Biz neden böyleyiz diye? Ben sordum. Ve şu cevabı
aldım. Biz ahlaklı olmayı unutmuşuz! Aslında bizi biz yapan şeyi
unutmuşuz.
Ahlak, artık günümüzde
etek altında veya bacak arasında aranan bir şey haline geldi. Yani şike
yaparsan, adaletsiz davranırsan, başkasının hakkını yersen, işini düzgün
yapmazsan ahlaksız olmuyorsun. Aslında Ahlak adalet demektir, başarı demektir,
erdemli olmak demektir. Sokrates’e erdemli olmak ne demektir diye sorulunca,
erdemli olmak, iyi davranışta bulunmaktır demiştir. İşte ahlakta böyledir. Yere
çöp atmamamız güzel bir davranıştır. Doğal olarakda ahlaklı bir davranıştır.
Deminde dediğim gibi
biz unutmuşuz ahlaklı olmayı. Yada ahlakın sadece bacak arasında olamadığını.
Eğer biz ahlakı unutmamış olsaydık, futbolda şike diye bir şey olmazdı.
Başkasının hakkına saygı gösterirdik. Kendi hakkımızla almaya çalışırdık
maçları. İşte bunun adı da Spor Etiğidir. Yani Sporda ahlaklı davranış
biçimidir. Eğer biz ahlaklı olmayı unutmasaydık, yasaları birilerine özel
değil, herkesin hakkını koruyan yasalar çıkartırdık. Böylece adalete olan
güvenimizi kaybetmemiş olurduk. Bizler ahlakı unutmamış olsaydık, sen şu
partidensin, benim görüşlerime ters düşüyorsun seni bertaraf etmeliyim demez,
gel kardeşim. Hepimiz bu ülke için çalışalım ve ülkemizi geliştirelim derdik.
Ülkemizin çoğunluğu Müslüman.
Müslüman insan, ahlaklı insandır. Gel gör ki hırsızlık bizde. Hakaret bizde.
Başkasının hakkına girmek bizde. Bir de şöyle bir çeviriyorsun yüzünü kafirlere. Sporda şike yapılıyor, anında
cezası kesiliyor. Spor ahlakını ve adaleti uygulamış oluyorlar. Bir
bakıyorsunuz Almanya’ya, çalışma disipliniyle tanınıyor dünyada. Çok
çalışmalıyım ki ülkem gelişsin, ülkem gelişince de ben paralanırım diyorlar.
İşlerini düzgün yapıyorlar. İşte buda çalışma ahlakıdır.
Sonuç olarak ahlak,
sadece etek altında yada bacak arasında aranan bir şey değildir. Ahlak bir
öğretidir ve yaşamın her alanında vardır. Çalışma alanında kullanılmalıdır.
Sporda, adalette, insan ilişkilerinde vs. Din alanını söylemeye hiç gerek yok.
Biz ahlakımızı tekrar hatırlayıp, bu karışıklıklardan ve düzensizliklerden
kurtulabiliriz. Tek yapmamız gereken şey ahlakımızı hatırlamak ve onu yaşatmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder