4 Eylül 2015 Cuma

KIYIYA VURAN KELİMELER

   Kabul edelim ki Suriye mültecilerini ülke olarak bir türlü içimize sindiremedik. Bazılarımız seçim vaadi olarak onları ülkelerine geri göndermeyi bile söyledi. Her ne kadar hükümetin Suriye politikasını tasnif etmesem de  , vicdan sahibi her insan gibi ben de savaştan kaçan insanların yarı yolda bırakılması taraftarı değildim. Aklınıza en sevmediğiniz veya düşman olarak gördüğünüz birini getirin. Kapınızın önünde savaş çıksa , kapınızı çaldığında onu içeriye almaz mısınız ? Yoksa önce nereli olduğunu mu sorarsınız ? Hepsini geçtim , evimize gelen misafire en baş köşeyi hazırlamak bizim geleneklerimizden gelir. En güzel yemekler hazırlanır , günler öncesinden temizlikler yapılır. Bize karşı kusuru olsa da görmezlikten geliriz , bir yeri kırsa dökse sesimizi çıkarmayız. Neden ? Çünkü o misafirdir. 
   Aynı durum Suriye mültecileri için de geçerli değil mi ? Onları sırf ırkları farklı diye dışlamak , ikinci sınıf insan muamelesi yapmak inandığımız değerlerin neresine denk geliyor ? Şimdi bazıları diyor ki , iyi söylüyorsun da onlar da gelip eşlerimize , kardeşlerimize sarkıntılık yapıyor , hırsızlık yapıyor , çevreyi kirletiyor. Bunların hepsi doğru. Ancak şunu bilmeliyiz ki her insanın iyisi kötüsü var. Kurunun yanında yaşı da yakmak doğru mu ? Bir de şu tavır var çevrede. Sanki bu insanlar gelene kadar ülkemiz de hiç bu olaylar olmuyordu , hepimiz çok iyi insanlardık , geldiler bizi bozdular. Yapmayın Allah aşkına !!!
   Hala bir çok şehir de bu insanlara iş verilmiyor. Ev kiraları iki katına çıkarılıyor. Ama devlet bu insanlara yardım edince ,  emekli maaşı gündeme getiriliyor. Amenna emekli maaşları az ben buna katılıyorum , lakin sen ev sahibi olarak pornografik fiyatlar söylersen , iş veren olarak bu insanları görmezden gelirsen devlette bu olaya kayıtsız kalamaz. 
   Şimdi birkaç gündür herkes kıyıya vuran o masum , o temiz yürekli çocuğu konuşuyor. Öyle ki , onlara ikinci sınıf insan muamelesi yapan zavallılar bile profillerinde aynı kareyi paylaşarak ,  vicdanlarını rahatlatıyorlar. Bre gafil ! Sen değil miydin her yer Suriyeli doldu artık rahat nefes alamıyoruz diyen ? Kendinizi komik duruma düşürmeyin. En önemlisi de bu masum çocuk üzerinden birbirinize nefret kusmayın. Partinizin alacağı bir kaç oy uğruna, insanlığınızı vermeyin.
   Osmanlı bittiğinden beri hep aynı sorunla oyalanıyoruz farkında değil misiniz ? Son yüz yıldır bu coğrafya da Türk olmayanları inkar etme , ya da onları da Türk olarak görme gibi bir hastalık var. Bu ırkçılık fitnesini aramıza sokanlar , kardeşi kardeşe kırdırmanın peşindeler. Biz Medeniyet tecrübesini yaşamış bir ecdadın torunları olarak , bu fitneyi aramıza sokanlara savaş açmak yerine , kendimizle savaşıyoruz. Artık kaybedecek zamanımız kalmadı. Dünyaya yeniden adaleti , kardeşliği yerleştirmenin yegane yolu İslam'dır. Garp , gittiği yerlere her zaman kan , gözyaşı , umutsuzluk götürmüştür. Yeniden diriliş için özümüze dönmeli , kaybettiğimiz insani değerlerimizi tekrar kazanmalıyız. İslam'ı hayatımızın merkezine koyduğumuz da gelecek için umutlanabiliriz, aksi takdirde ne Türk olarak ne de Kürt olarak tarih sahnesinde var olamayız. Son günlerde okuduğum en anlamlı cümlelerle sizi baş başa bırakıyorum.

'Ey yeryüzü ; mazlumların çığlığında harlanan Dünya.
Sürgün , açlık ve ölümü peşinden sürükleyen insanlık.
Ah Türkiye dik durmalısın , umut gibi.
'öia



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder