Osmanlı Devleti, birçok
etnik unsuru uzun süre bir arada tutmayı başarmış bir devlettir. Öyle ki;
devlet dağıldıktan sonra, 47’den fazla ulusal devlet kurulmuştur. Günümüzde de
Osmanlı’dan ayrıldıktan sonra varlığını sürdüren 47 tane ulusal devlet vardır. Osmanlı
devleti birçok etnik unsuru bir arada tutmuş fakat bu etnik unsurların
ayrılmasına da engel olamamıştır. Bu kadar etnik unsuru bir arada uzun bir süre
tutmak ciddi bir başarıdır. Peki, bu kadar etnik unsuru bira arada tutarken ne
oldu da etnik unsurlar teker teker Osmanlı’dan ayrıldı? Bu soruyu
cevaplayabilmemiz için, ilk önce Osmanlı’nın farklı medeniyetleri nasıl bir
arada tuttuğunu anlamamız gerekmektedir.
Farklı Medeniyetleri
Bir Arada Tutma Becerisi…
Osmanlı Devleti
fethettiği yerlerde Müslüman olsun ya da gayrimüslim olsun hoşgörüyle
yaklaşmış, onların inançlarına gelenek ve göreneklerine saygılı yaklaşmıştır.
Gayrimüslimleri kendi inançlarına göre yargılamış onların kafasındaki adalet
anlayışını zedelememiştir. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettiğinde
gayrimüslimlerden şu meşhur söz gelmiştir: “Hristiyan şapkası görmektense
Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz”. Yani gayrimüslim halk kendi, dindaşlarından
bile şikayetçiydi bunun yerine Osmanlı hoşgörüsünü tercih ediyordu. Bu Osmanlı
Devletinin hoşgörü politikasının bir sonucuydu. Osmanlı’nın Farklı
medeniyetleri bir arada tutmanın başka bir yöntemi ise şuydu; Fethettiği
topraklardaki vatandaşlara, Osmanlı vatandaşlığı bilincini kazandırıyordu. Bunu
da “Devşirme Sistemi” ile yapıyordu. Yani zeki bir Sırp Müslüman kültürüyle
yoğrulup, sadrazam olabiliyordu. Farklı Medeniyetleri Bir arada tutmanın
Osmanlı’daki bir başka yöntemi ise “iyi teşkilatlanma ve merkezi yönetimin
taşra yönetimine hakimiyeti”idi. Osmanlı fethettiği yerlere Beylerbeyliği
kuruyor, o topraklarda olan biten her şeyi hızlıca haber alıp müdahale
edebiliyordu. Merkezi yönetimin taşra yönetimine ciddi anlamda otoritesi var
idi. Osmanlı’nın politikası, kendinden olamayanlara kötü davranıp kendisine
kazanç sağlamıyor, tam tersine iyi davranıp, hem kendisi hem de diğer etnik
gruplar kazanıyordu.
Farklı Medeniyetlerin
Bir Arada Tutulamaması…
Osmanlı, çok sayıda
farklı milletleri uzun bir süre birlikte tutabildiği gibi daha sonra bu
milletleri, kısa bir süre zarfında da
kaybetmiştir. Hoşgörü, iyi teşkilatlanma, merkezi yönetimin güçlü olma
durumu, farklı medeniyetleri bir arada tutmak için tek başına yeterli
olamamıştı. Bu durumun sosyolojik, felsefi ve siyasi-politik nedenleri vardır.
Ben bu yazıda siyasi politik durumunu ele alacağım. Fakat sosyolojik ve felsefi
durumlarda çok önemlidir.
Osmanlı’nın
Yükseliş Dönemindeki Otorite ve Mutlak Güç Boşluğu
Osmanlı Devleti’nin
kuruluşundan yükseliş dönemine kadar, bir başka deyişle farklı medeniyetleri
kendi bünyesine kattığı dönemlerde dünyada bir otorite boşluğu vardı. Bu durum
karşısında da Osmanlı mutlak güç otoritesi olmaya başlamıştı, daha sonraları da
olmuştu. Hıristiyan dünyası paramparça idi. Katolik Kilisesi halka ve
yöneticilere ciddi anlamda eziyet çektirmekteydi. Ortodoks dünyası ise Bizans’ın
zayıflamasıyla çökmek üzereydi. Fatih’le birlikte de çökmüştü. Bu durumlar
karşında Osmanlı, Avrupa’daki medeniyetleri teker teker bünyesine katıyordu.
Özellikle, Sırp, Yunan ve Ermenileri bir arada tutmak ve kendini bünyenize
katmak ciddi bir meseleydi ve Osmanlı Devleti bunu başarmıştı. Yine Osmanlı’dan
ilk ayrılmalar, Sırplardan ve Yunanlılardan gelecekti.
Osmanlı Devleti kendi
bünyesine kattığı medeniyetleri tek tek kaybetmeye başlamıştır. Bunun en büyük
sebebi Dünyada ki Otorite ve Güç boşluğunun başka devletlerce doldurulması
olacaktır. Artık dünyanın mutlak güç otoritesi Osmanlı değildir. Topraklarında Güneş
batmayan imparatorluk olan İngiltere’dir. Onun altında Fransa ve kendi
varlığını tamamlamış ve güçlendirmiş olan Rusya’dır. Artık Katolik dünyasını
sahiplenecek yada azınlıkları sahiplenecek bir İngiltere vardır. Fransız
ihtilalini bahane ederek azınlıklara kol kanat gerecek bir Fransa vardır.
Bizans’ın yıkılmasıyla sahipsiz kalan Ortodokslarda artık Rusya’ya sırtlarını
dayamışlardır. Yani dünyada güç dengeleri değişmiş ve medeniyetlerin Osmanlı
bünyesinde kalmasının bir anlamı kalmamıştır.
Yunanistan
ve Sırbistan’ın Bağımsızlığı
Hiçbir medeniyet iyi
yada kötü olsun bir başka medeniyet tarafından kontrol edilmek istemez.
Yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı Sırbistan ve Yunanistan Osmanlı Devleti’nin
kontrolü altına girmişti. Ama dünyada güç dengeleri değişince bu iki medeniyet,
hemen bağımsızlıklarını istediler ve onu da elde ettiler. Yunanistan’ın ve
Sırbistan’ın bağımsızlığında İngiltere, Rusya ve Fransız İhtilali önemli yer
tutmaktadır. Rusya, Ortodoks bir ülkedir. Yunanistan ve Sırbistan’da Ortodoks’tur.
Rusya bunu bahane ederek Osmanlı’nın içişlerine defalarca karışmıştır. Yunanistan
ve Sırbistan’da bunu kullanarak Rusya’dan bağımsızlık yolunda ciddi yardımlar
almıştır. Fransız ihtilalinin o ulusçu akımı Yunanistan’ı ve Sırbistan’ı
etkilemiş Osmanlı topraklarında gözü olan Rusya ve İngiltere bu iki ülkeye
yardım edip bağımsızlıklarını kazandırmışlardır… Hala günümüzde Sırbistan ve
Rusya stratejik müttefiklerdir. Bu ortaklık Sırbistan’ın bağımsızlığını
kazanmaya çalıştığı yıllardan gelmektedir.
Ermenilerin
Tarih boyunca izledikleri Kendi Varlıklarını Sürdürebilme Stratejileri
Ermenilerde Osmanlı
bünyesine girmiş, daha sonra ondan ayrılmış bir medeniyettir. Fakat Ermenilerin,
yazıda işlediğimiz konuyla doğrudan ilgili tarihsel bir stratejileri vardır. Bu
strateji şudur; Ermeni Tarihine baktığımızda, Ermenilerin tarih boyunca hep
güçlünün yanında olduğunu görürüz. Dünyadaki güç merkezi Bizans’tı ve Bizans
hakimiyetine girdiler. Daha sonra güç odağı Osmanlı oldu, Osmanlı hakimiyetine
girdiler. Osmanlı çöktü, bu seferde yeni güç, Rusya hakimiyetine girdiler. Yani
Ermeniler kendi varlıklarını devam ettirebilmek için, tarih boyunca kim
güçlüyse onun yanında yer aldılar.
Sonuç olarak, Osmanlı
Devleti’nin birçok medeniyeti bir arada tutması büyük bir başarıdır. Bu
medeniyetleri bir arada tutmasının sebebi, Dünyadaki tek güç odağı olmasıdır.
Daha sonra bu güç odağı halini kaybetmesiyle farklı medeniyetleri de
kaybetmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder