‘‘Doğu
doğu’dur batı’da batı ve bu ikisi hiçbir zaman birleşmeyecektir.’’ Fakat devamında ‘‘Dünyanın iki ucundan iki kuvvetli
adam bir araya gelse bu ayrılık ortadan kalkar’’ der umudunu diler getirir şair. Rudyard Kipling.
Batı gözüyle doğu yada doğu gözüyle batı; doğu batı
ikililiğine dayanan bir düşünüş biçimi, doğu ve
batı kelimelerinin anlam ve muhtevaları üzerinde durmayı zorunlu
kılmaktadır. Bu terimlerin anlamlarında güneşin doğuşu ve batışının temel
belirleyici olması, ışığın insanlık için taşıdığı değerin ve insanlığın düşünce
dünyasına yaptığı katkının önemini ortaya koymaktadır.
Doğu Batı ikililiği öncelikle, hem
coğrafi hem de söylemsel alanlarda oluşan bu kurgusal niteliğinden dolayı büyük
bir sorgulamayı hak etmektedir. İlk olarak doğu ve batı terimlerinin ortaya
çıkış noktaları ve kullanım alanlarına bakıldığında Asya ile Avrupa’nın, Doğu
ile Batı arasındaki sınırın, nerede başlayıp nerede bittiğinin cevabının çok
net olmadığı görülür. Zira bu sınırlar tarih boyunca çok değişken özellikler
göstermiştir. Asya Asur dilinde ‘‘Doğu ülkesi’’ anlamına gelir. Asya ve Avrupa
kelimeleri, Babil şehrinin her iki kısmını ifade eden asu (doğu) ve ereb (batı)
sözlerinden türemiştir. Sonraları Ege Denizi’nin iki tarafını ayırmak için
kullanılmıştır. Roma imparatorluğu döneminde Roma şehri, dünyanın merkezi kabul
edilmiş, doğu tarafı için oriens, Batı tarafı için occiden tabiri
kullanılmıştır. Roma imparatorluğu devrinde Doğu, Batıya kıyasla ‘‘medeni
ülke’’ manasında kullanılmaktaydı
Diğer taraftan klasik coğrafi bir
ayrımının ötesinde, Avrupa ve Asya’nın gerçek anlamda ne oldukları konusunu ve
birbirlerinden ayrışma nedenlerini üretilen kurgulara ve birbirleri üzerinde
kurulan egemenlik söylemlerine bağlamak mümkündür. Avrupa olgusu,
Avrupa’nın kendisi tarafından
yaratılmıştır. Yani Avrupa egemenliğinin kaynağı olarak kendini ön plana atması
gerekiyordu öylede yaptı kendini diğer milletlerde kültürlerde ve özelliklede
doğudan soyutlayarak gerçekleştirdi bu ideolojisini. Fakat bu olgunun esas
temelleri klasik antikitenin aracılığı olmaksızın yükselemezdi. Avrupa gücünü
doğu fikrini antik yunandan aldığı unutulmamalıdır. En başından Avrupa
düşüncesinin bir efsaneyle başladığını belirten Hentch, ütopik bir doğu/batı
ayrımına dikkat çeker. Bu ayrışmada Helen uygarlığı zamanla belirleyici rol
oynayarak Avrupa’nın düşünsel geleneğinin oluşmasına yardım etmiştir. Antik
yunanda yunan polisinin vatandaşı olmayan yunanlı sayılmazdı. Ayrıca yunanca
konuşmayanlara barbar yakıştırması yapılırdı. Bu görüş ilerleyen zamanlarda
Roma imparatorluğunda kendini yeniledi ve Hıristiyan olmayanlar Romalı
sayılmadı ve barbar olarak itham edildiler. Böylece Asya’ya karşı hem kimliğinin eksiliğini, hem de
modernliğinin evrensel karakterini bir temele oturtma olanağı sağlamıştır.
Böyle yapay bir kendine mal etme düşüncesi, Doğu ile Batı’nın hem coğrafi hemde
kültürel olarak ayrılmalarında bir başlangıca işaret etmektedir.Yani insanlar
daha başlarda kendilerini bir ayrışmaya ittiler kendilerini barbar-uygar çağdaş
çağdışı doğu ve batı gibi.
* (Yıldız, 2004: 8)
* (Atasever, 20009: 6)
* (Yücel Bulut,2004,Oryantalizmin Kısa Tarihi.)
* (http://www.uludagsozluk.com/k/do%C4%9Fu-ve-bat%C4%B1/)
Kardesim yazini okudum ve gercekten begendim cok önemli konulari ele almissin . Gayet guzel bilgilerde vermissin ama biraz kisa olmus sanirim. Bir dahakine uzun bir yazi bekliyorum. Takipteyim
YanıtlaSilTeşekkürederim kardeşim. Birdaha ki konuda daha geniş işlemeye çalışacağım.
YanıtlaSil