11 Nisan 2015 Cumartesi

DOĞU-BATI AYRIMI

                                             

‘‘Doğu doğu’dur batı’da batı ve bu ikisi hiçbir zaman birleşmeyecektir.’’ Fakat  devamında ‘‘Dünyanın iki ucundan iki kuvvetli adam bir araya gelse bu ayrılık ortadan kalkar’’ der  umudunu diler getirir şair. Rudyard Kipling.

Batı gözüyle doğu yada doğu gözüyle batı; doğu batı ikililiğine dayanan bir düşünüş biçimi, doğu ve  batı kelimelerinin anlam ve muhtevaları üzerinde durmayı zorunlu kılmaktadır. Bu terimlerin anlamlarında güneşin doğuşu ve batışının temel belirleyici olması, ışığın insanlık için taşıdığı değerin ve insanlığın düşünce dünyasına yaptığı katkının önemini ortaya koymaktadır.
Doğu Batı ikililiği öncelikle, hem coğrafi hem de söylemsel alanlarda oluşan bu kurgusal niteliğinden dolayı büyük bir sorgulamayı hak etmektedir. İlk olarak doğu ve batı terimlerinin ortaya çıkış noktaları ve kullanım alanlarına bakıldığında Asya ile Avrupa’nın, Doğu ile Batı arasındaki sınırın, nerede başlayıp nerede bittiğinin cevabının çok net olmadığı görülür. Zira bu sınırlar tarih boyunca çok değişken özellikler göstermiştir. Asya Asur dilinde ‘‘Doğu ülkesi’’ anlamına gelir. Asya ve Avrupa kelimeleri, Babil şehrinin her iki kısmını ifade eden asu (doğu) ve ereb (batı) sözlerinden türemiştir. Sonraları Ege Denizi’nin iki tarafını ayırmak için kullanılmıştır. Roma imparatorluğu döneminde Roma şehri, dünyanın merkezi kabul edilmiş, doğu tarafı için oriens, Batı tarafı için occiden tabiri kullanılmıştır. Roma imparatorluğu devrinde Doğu, Batıya kıyasla ‘‘medeni ülke’’ manasında kullanılmaktaydı

Diğer taraftan klasik coğrafi bir ayrımının ötesinde, Avrupa ve Asya’nın gerçek anlamda ne oldukları konusunu ve birbirlerinden ayrışma nedenlerini üretilen kurgulara ve birbirleri üzerinde kurulan egemenlik söylemlerine bağlamak mümkündür. Avrupa olgusu, Avrupa’nın  kendisi tarafından yaratılmıştır. Yani Avrupa egemenliğinin kaynağı olarak kendini ön plana atması gerekiyordu öylede yaptı kendini diğer milletlerde kültürlerde ve özelliklede doğudan soyutlayarak gerçekleştirdi bu ideolojisini. Fakat bu olgunun esas temelleri klasik antikitenin aracılığı olmaksızın yükselemezdi. Avrupa gücünü doğu fikrini antik yunandan aldığı unutulmamalıdır. En başından Avrupa düşüncesinin bir efsaneyle başladığını belirten Hentch, ütopik bir doğu/batı ayrımına dikkat çeker. Bu ayrışmada Helen uygarlığı zamanla belirleyici rol oynayarak Avrupa’nın düşünsel geleneğinin oluşmasına yardım etmiştir. Antik yunanda yunan polisinin vatandaşı olmayan yunanlı sayılmazdı. Ayrıca yunanca konuşmayanlara barbar yakıştırması yapılırdı. Bu görüş ilerleyen zamanlarda Roma imparatorluğunda kendini yeniledi ve Hıristiyan olmayanlar Romalı sayılmadı ve barbar olarak itham edildiler. Böylece Asya’ya  karşı hem kimliğinin eksiliğini, hem de modernliğinin evrensel karakterini bir temele oturtma olanağı sağlamıştır. Böyle yapay bir kendine mal etme düşüncesi, Doğu ile Batı’nın hem coğrafi hemde kültürel olarak ayrılmalarında bir başlangıca işaret etmektedir.Yani insanlar daha başlarda kendilerini bir ayrışmaya ittiler kendilerini barbar-uygar çağdaş çağdışı doğu ve batı  gibi.


* (Yıldız, 2004: 8)
* (Atasever, 20009: 6)
* (Yücel Bulut,2004,Oryantalizmin Kısa Tarihi.)
* (http://www.uludagsozluk.com/k/do%C4%9Fu-ve-bat%C4%B1/)

2 yorum:

  1. Kardesim yazini okudum ve gercekten begendim cok önemli konulari ele almissin . Gayet guzel bilgilerde vermissin ama biraz kisa olmus sanirim. Bir dahakine uzun bir yazi bekliyorum. Takipteyim

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürederim kardeşim. Birdaha ki konuda daha geniş işlemeye çalışacağım.

    YanıtlaSil