19 Nisan 2015 Pazar

KUTLU DOĞUM BİLMECESİ

   Her sene Nisan ayı geldiğinde aynı tartışmalar gün yüzüne çıkar. Kutlu doğum haftasının yanlış tarihte oluşundan tutun da, böyle bir haftanın kutlanması gerektiği ya da gerekmediği konusunda her kesim görüşünü dile getirir. Ben de kendi perspektifimden bu tartışmaları ele almak, görüşlerimi dile getirmek istiyorum. 


        KUTLU DOĞUM HAFTASININ SABİTLENMESİ

   Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in doğumu kesin olarak bilinmemekle birlikte, Mısırlı astronomi alimi Mahmut Paşa el Feleki'nin çıkarımları ile Efendimizin doğumu, 20 Nisan 571'dir. Bu konu da farklı hesaplamalar da yapılmıştır ancak halk arasında genel de bilinen tarih budur. Diyanet İşleri Başkanlığı da 14-20 Nisan tarihlerini kutlu doğum haftası olarak sabitlemiştir. Karmaşa ise kullandığımız takvimden kaynaklanmaktadır. Bugün kullandığımız Miladi takvim ile (kullanmadığımız) Hicri takvim arasında 10 günlük bir fark olması, Diyanet'in bu uygulamasının yanlışlığını gözler önüne sermektedir. Bu uygulama Müslümanların kafasını karıştırma, hatta Efendimizin doğumunun yılda iki kere olması gibi bir saçmalığı beraberinde getirmektedir. Öyle ki Diyanet bu uygulamasıyla şu sorunun sorulmasının önünü açmaktadır: Madem böyle bir sabitleme yapılabiliyor, o zaman Ramazan ayını neden kış ayına sabitlemiyoruz ? Bu tabi ki olabilecek bir durum değil. Takvimimizi İslami takvim yapmak mümkün olmadığına göre (Laik amcalar ve teyzeler duymasın. ) Diyanet bu yanlıştan dönmeli, her yıl farklı tarihlere de gelse bu haftayı ona göre şekillendirmelidir.

              EFENDİMİZİN DOĞUMU KUTLANIR MI ?

   Efendimiz'in doğumu Mevlid Kandili adı altında ilk olarak Mısır'da Şii Fatımı Devleti tarafından kutlanmıştır. Bu devletten önce Efendimiz'in doğum kutlamalarına ilişkin bir kayıt ya da bir gösterge yoktur. Pek tabi Peygamberimiz'in (S.A.V)  doğumu, önemlidir ama ashabı döneminde hiç bir kutlama, etkinlik yapılmamıştır. Doğru olan O'nu yaşamak, mirasına sahip çıkmak, sünnetine sarılmaktır. Çünkü böyle bir hayat, bir hafta ya da bir ay anılarak geçiştirilebilecek türden bir hayat değildir. Bir Müslüman 24 saatlik  hayatının her bir saniyesine peygamberin hayatını tatbik etmelidir. Yoksa bir hafta anma törenleri düzenleyip, 358 gün dünya hayatı ile oyalanmak, bizim için zarardan başka bir kar değildir. Bugün Müslümanlar olarak bir İslam Devletimiz yoksa, faiz hayatımızın bir parçası olmuşsa, fuhuş sokaklarda kol geziyorsa, zina hayatın bir parçası olmuşsa, içki ve kumar zirve yapmışsa, kusura bakmayalım 365 gün kutlama yapsak yine de Allah'ın gazabı üzerimizden kalkmaz. Bu saydıklarımın hepsi orta da iken kutlu doğum haftası kutlamak ya da kutlamamak bir Müslüman için önemli değildir. 
   Bugün her birimiz, peygamber sünnetini hayatımızdan kaldırdığımız belki de hayatımıza hiç sokmadığımız için yönümüzü bulamıyoruz. Oysa ki "O" bize bir Kur'an ve sünnet bıraktı. Bunlara sıkıca bağlanırsak hiç bir zaman yolumuzu kaybetmeyiz.

  Vesselam...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder