3 Ekim 2015 Cumartesi

DERSİM VE HAİNLER ÜZERİNE

   Sonda söylemem gereken şeyi başta söyleyerek başlamak istiyorum. Devlet’in zirvesinde bulunan kişiler Dersim’de yaşanan olayları, belgeleri ile birlikte ortaya koymalı, 80 senedir karanlıkta kalan bölümleri aydınlatmalıdır. Hatta belgeler ile birlikte bir tarih komisyonu kurulmalı, Kemal Karpat,  İlber Ortaylı, Taha Akyol gibi değerli tarihçilerimiz bu belgeleri yorumlamalı ve kamuoyuna sunmalıdır.

   Cumhuriyet kuran kadronun bütün bir ülkeyi, Türk ırkı üzerine tasarlamış olması, pek tabii ülkede yaşayan diğer insanların başlarına gelecek olayların habercisi gibiydi. Öyle ki Mustafa Kemal’in isteği üzerine 1935 yılında Doğu illerine bir seyahat düzenleyen İsmet İnönü, bir rapor hazırlamış ve raporda şu cümleyi kullanmıştır :

‘ Siirt, Türklüğe hevesli bir Arap şehridir. ‘

   Raporun devamında ise, bütün bir bölgeyi Türkleştirmek, özünden koparmak ve asimile etmek için nasıl bir politika uygulanması gerektiği anlatılıyor. Bu rapordan haberi olan Mustafa Kemal’in Kemalistlerin savunduğu gibi dersim katliamından habersiz olması mümkün mü  ?  Efendim, Mustafa Kemal o zaman hastaydı. Yatağından kalkacak durumda değildi. Yani kendini inandırmışsında bari biraz tarih oku derler adama !!! Madem yataktaydı, aynı yıl İsmet İnönü ile nasıl kavga etmeyi başardı ? Bunu başaran kişinin Dersim gibi büyük bir (temizlik) operasyonundan haberdar olmaması herkesi güldüren bir savunmadır.

   Herkesin bu olayla ilgili bir görüşü bulunmakla birlikte, o bölgede kaç kişinin öldüğü konusunda bile ortak bir nokta bulmak mümkün değildir. Kitaplarımız da bu konu da üzerine düşeni yapmamakta, Dersim olayı hakkında genelde suskun kalmayı tercih etmektedir. Ama konu aynı dönemdeki Hatay meselesi olunca, sayfalarca övgü yazılmakta bu mesele de Cumhuriyet’in binaelaneyh Mustafa Kemal’in bir başarısı olarak piyasaya sürülmektedir. Herkes biliyor ki bu ülke de resmi tarih dışında bir şey söylemek cesaret isteyen bir konudur. Öyle ki, devlet  kurşun, bomba Allah ne verdiyse yüzbinlerce kişinin üzerine yağdırmış, katliam yapmış demek büyük cesaret ister. Bir adım daha ileri giderek, Sabiha Gökçen Hanımefendi’ye uçakla bombalamak üzere görev verilmiş, o da bu görevi başarı ile gerçekleştirdiği için pişkin pişkin ödül dahii verilmiştir, demek de cesaret sınırlarını bir hayli zorlamaktır.

   Ne çektiysek, bu resmi tarih dışına çıkamayan arkadaşlar yüzünden çekmedik mi ? Yıllarca İskilipli Atıf , Şeyh Said gibi insanlara hain iş birlikçi demediler mi ? Ama onların suçu yok ki. Suç bize doğruları değil, kendi istediklerini dayatmak sureti ile ezberletenlerindir. Çok basit bir örnek ile Şeyh Said’in İngiliz iş birlikçisi olduğunu söyleyen örümcek kafalılar, eminiz ki İsmet İnönü’nün bu cümlesini hiç okumadılar :

‘ Şeyh Said ayaklanmasının İngilizler ile bir bağlantısı kurulamamıştır. ‘

   Bu cümle İnönü’nün hatıralarında mevcuttur. Ama tarih yazan tarih yapana sadık kaldığı sürece bu gerçekler gün yüzüne çıkamayacaktır. Benim Kemalist ve Chp’lilere önerim şudur. Tarih yapanlarında hata yapabilecekleri gerçeği ile yüzleşin. Olumlu şeyleri üzerinize aldığınız gibi, olumsuz durumlardan da kendinize pay çıkarın. Geçmiş yapılan hatalardan ders çıkartmak,  o hatalar ile yüzleşmek, gerekirse karşı taraftan özür dilemek sizi küçük düşürmez. Aksine insanlar size daha fazla saygı gösterir, doğruları savunduğunuza inanırlar. Sırf bir kişi yaptı diye yanlışlarını bile ölümüne savunmak, kör bir bağlılıktan öteye gitmez. Unutmayın tarih ile hesaplaşmak, ülkemizi daha ileriye götürecektir. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder