Sonda söylemem
gereken şeyi başta söyleyerek başlamak istiyorum. Devlet’in zirvesinde bulunan
kişiler Dersim’de yaşanan olayları, belgeleri ile birlikte ortaya koymalı, 80
senedir karanlıkta kalan bölümleri aydınlatmalıdır. Hatta belgeler ile birlikte
bir tarih komisyonu kurulmalı, Kemal Karpat,
İlber Ortaylı, Taha Akyol gibi değerli tarihçilerimiz bu belgeleri
yorumlamalı ve kamuoyuna sunmalıdır.
Cumhuriyet
kuran kadronun bütün bir ülkeyi, Türk ırkı üzerine tasarlamış olması, pek tabii
ülkede yaşayan diğer insanların başlarına gelecek olayların habercisi gibiydi. Öyle
ki Mustafa Kemal’in isteği üzerine 1935 yılında Doğu illerine bir seyahat
düzenleyen İsmet İnönü, bir rapor hazırlamış ve raporda şu cümleyi kullanmıştır
:
‘ Siirt, Türklüğe hevesli bir Arap şehridir. ‘
Raporun devamında
ise, bütün bir bölgeyi Türkleştirmek, özünden koparmak ve asimile etmek için
nasıl bir politika uygulanması gerektiği anlatılıyor. Bu rapordan haberi olan
Mustafa Kemal’in Kemalistlerin savunduğu gibi dersim katliamından habersiz
olması mümkün mü ? Efendim, Mustafa Kemal o zaman hastaydı. Yatağından
kalkacak durumda değildi. Yani kendini inandırmışsında bari biraz tarih oku
derler adama !!! Madem yataktaydı, aynı yıl İsmet İnönü ile nasıl kavga etmeyi
başardı ? Bunu başaran kişinin Dersim gibi büyük bir (temizlik) operasyonundan
haberdar olmaması herkesi güldüren bir savunmadır.
Herkesin bu
olayla ilgili bir görüşü bulunmakla birlikte, o bölgede kaç kişinin öldüğü
konusunda bile ortak bir nokta bulmak mümkün değildir. Kitaplarımız da bu
konu da üzerine düşeni yapmamakta, Dersim olayı hakkında genelde suskun kalmayı
tercih etmektedir. Ama konu aynı dönemdeki Hatay meselesi olunca, sayfalarca
övgü yazılmakta bu mesele de Cumhuriyet’in binaelaneyh Mustafa Kemal’in bir başarısı
olarak piyasaya sürülmektedir. Herkes biliyor ki bu ülke de resmi tarih dışında
bir şey söylemek cesaret isteyen bir konudur. Öyle ki, devlet kurşun, bomba Allah ne verdiyse yüzbinlerce
kişinin üzerine yağdırmış, katliam yapmış demek büyük cesaret ister. Bir adım
daha ileri giderek, Sabiha Gökçen Hanımefendi’ye uçakla bombalamak üzere görev
verilmiş, o da bu görevi başarı ile gerçekleştirdiği için pişkin pişkin ödül
dahii verilmiştir, demek de cesaret sınırlarını bir hayli zorlamaktır.
Ne çektiysek,
bu resmi tarih dışına çıkamayan arkadaşlar yüzünden çekmedik mi ? Yıllarca
İskilipli Atıf , Şeyh Said gibi insanlara hain iş birlikçi demediler mi ? Ama
onların suçu yok ki. Suç bize doğruları değil, kendi istediklerini dayatmak
sureti ile ezberletenlerindir. Çok basit bir örnek ile Şeyh Said’in İngiliz iş
birlikçisi olduğunu söyleyen örümcek kafalılar, eminiz ki İsmet İnönü’nün bu
cümlesini hiç okumadılar :
‘ Şeyh Said ayaklanmasının İngilizler ile bir
bağlantısı kurulamamıştır. ‘
Bu cümle
İnönü’nün hatıralarında mevcuttur. Ama tarih yazan tarih yapana sadık kaldığı
sürece bu gerçekler gün yüzüne çıkamayacaktır. Benim Kemalist ve Chp’lilere
önerim şudur. Tarih yapanlarında hata yapabilecekleri gerçeği ile yüzleşin. Olumlu
şeyleri üzerinize aldığınız gibi, olumsuz durumlardan da kendinize pay çıkarın.
Geçmiş yapılan hatalardan ders çıkartmak, o hatalar ile yüzleşmek, gerekirse karşı
taraftan özür dilemek sizi küçük düşürmez. Aksine insanlar size daha fazla
saygı gösterir, doğruları savunduğunuza inanırlar. Sırf bir kişi yaptı diye
yanlışlarını bile ölümüne savunmak, kör bir bağlılıktan öteye gitmez. Unutmayın
tarih ile hesaplaşmak, ülkemizi daha ileriye götürecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder