3 Mayıs 2015 Pazar

SEÇİM VAATLERİ

MHP’nin seçim beyannamesini açıklamasının ardından herkes safının vaatlerini bildirmiş oldu. Bu süreçte dikkat çeken gelişmelerin başında, Selahattin Demirtaş’ın barajı aşamazlarsa sergileyecekleri tutumu açıklaması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun imam hatipleri kapatma vaadi, yine Demirtaş’ın Diyaneti kaldırma vaadi ve AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dillerinden düşürmedikleri Başkanlık Sistemi.
Vaatleri incelediğimizde göze çarpan en büyük aksaklık, partilerin çoğunun bu ülke de yaşayan insanların büyük bir çoğunluğunun Müslüman olduğu unutmaları. Tüm kesimlerin vaatleri kendilerine göre doğru görünse de Müslümanlara hitap eden, İslam’ı sosyal hayata uygulamayı söyleyen, İslam’ı hapsedilen evlerin içerisinden çıkarmayı kendine dert edinen bir parti bu seçimlerde de çıkmadı Elhamdülillah.
Tabi bir de Demirtaş diye bir gerçek var. 1 Mayıs işçi bayramı nedeni ile yaptığı açıklama da, Taksim Meydanı’nı Kabe’ye benzeten, bu da yetmezmiş gibi barajı geçememeleri halinde sivil direniş başlatıp, hükümeti erken seçime zorlarız diye açıklama yapmak hangi demokrasinin sınırlarında gezinmektir? Demirtaş’ın bahsettiği demokrasi, barajı geçerlerse tecelli etmiş olacak, geçemezlerse halkın iradesi hiçe mi sayılacak? Bu açıkça millete yapılmış bir tehdit değil midir? Seçim barajını yüzde 5’lere indirmek sadece kendileri barajı aşamadığında mı akıllarına gelecek? PKK ile birlikte hareket etmediğini söylemek, doğru bir strateji olsa da Van’da billboardlarda kan akan musluk fotoğraflarını sergilemek aksini göstermektedir. Barajı geçemediğinde halkı sokağa dökeriz, sivil isyan başlatırız demekle bu musluk fotoğraflarının arasındaki fark nedir? Ayrıca Türkiye partisi olduğunu iddia ederken, katıldığı TV programında 15 dakika boyunca bölücü terör örgütü liderini övmek hangi mantıkla örtüşüyor? Demirtaş bu söylemleri ile hala bazı şeyleri değiştiremediklerini açıkça gözler önüne sermiştir.
Tabi bir de Devlet Bahçeli diye bir gerçek var. 2002’den beri katıldığı hiçbir seçimde ana muhalefet dahi olamayan, her ne hikmetse her seferinde partisinin genel başkanı seçilen Bahçeli, acaba ne zaman çuvaldızı kendine iğneyi başkalarına batıracak? 13 senedir Erdoğan’ın tek adam olduğunu TV’ler de lanse edip partisinin içerisinde kurduğu ve artık bir kısım parti sevdalılarının bile rahatsız olduğu tek adamlıktan ne zaman vazgeçecek? Bugün, seküler milliyetçilik anlayışı ile iktidar olunamayacağını tüm Türkiye anlarken, Bahçeli’nin bu konu da ısrar etmesi ve çizgisini değiştirmemesi MHP adına bir ışık olmadığını açıkça göstermektedir.
Seçim yaklaşırken Davutoğlu ve ekibinin yaptığı en büyük yanlışlardan biri, her yerde dile getirdikleri başkanlık sistemini bu ülke insanlarına anlatamamış olmalarıdır. Ayrıca Müslümanların hassasiyetlerini göz önünde bulundurmaları ve AB sevdasından vazgeçmelidirler. Ayrıca günümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz adalet duygusunu ön plana çıkarmalı, yoksulluk askeri ücret gibi konular es geçilmemeli ve dış ülkeler ile olan ilişkiler mutlaka düzeltilmelidir.  Son olarak da Doğu Türkistan ile ilgili acil bir proje oluşturulmalı orada ki kardeşlerimizin umudunu yitirmeleri engellenmelidir.
Ülkemiz Türkiye’miz adına bu seçim hayırlara vesile olur İnşaallah. Hak eden kazansın.

Vesselam….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder