MHP’nin seçim beyannamesini açıklamasının ardından herkes
safının vaatlerini bildirmiş oldu. Bu süreçte dikkat çeken gelişmelerin
başında, Selahattin Demirtaş’ın barajı aşamazlarsa sergileyecekleri tutumu
açıklaması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun imam hatipleri kapatma vaadi, yine Demirtaş’ın
Diyaneti kaldırma vaadi ve AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dillerinden
düşürmedikleri Başkanlık Sistemi.
Vaatleri incelediğimizde göze çarpan en büyük aksaklık, partilerin
çoğunun bu ülke de yaşayan insanların büyük bir çoğunluğunun Müslüman olduğu
unutmaları. Tüm kesimlerin vaatleri kendilerine göre doğru görünse de
Müslümanlara hitap eden, İslam’ı sosyal hayata uygulamayı söyleyen, İslam’ı
hapsedilen evlerin içerisinden çıkarmayı kendine dert edinen bir parti bu
seçimlerde de çıkmadı Elhamdülillah.
Tabi bir de Demirtaş diye bir gerçek var. 1 Mayıs işçi
bayramı nedeni ile yaptığı açıklama da, Taksim Meydanı’nı Kabe’ye benzeten, bu
da yetmezmiş gibi barajı geçememeleri halinde sivil direniş başlatıp, hükümeti
erken seçime zorlarız diye açıklama yapmak hangi demokrasinin sınırlarında
gezinmektir? Demirtaş’ın bahsettiği demokrasi, barajı geçerlerse tecelli etmiş
olacak, geçemezlerse halkın iradesi hiçe mi sayılacak? Bu açıkça millete
yapılmış bir tehdit değil midir? Seçim barajını yüzde 5’lere indirmek sadece
kendileri barajı aşamadığında mı akıllarına gelecek? PKK ile birlikte hareket
etmediğini söylemek, doğru bir strateji olsa da Van’da billboardlarda kan akan
musluk fotoğraflarını sergilemek aksini göstermektedir. Barajı geçemediğinde
halkı sokağa dökeriz, sivil isyan başlatırız demekle bu musluk fotoğraflarının
arasındaki fark nedir? Ayrıca Türkiye partisi olduğunu iddia ederken, katıldığı
TV programında 15 dakika boyunca bölücü terör örgütü liderini övmek hangi
mantıkla örtüşüyor? Demirtaş bu söylemleri ile hala bazı şeyleri
değiştiremediklerini açıkça gözler önüne sermiştir.
Tabi bir de Devlet Bahçeli diye bir gerçek var. 2002’den beri
katıldığı hiçbir seçimde ana muhalefet dahi olamayan, her ne hikmetse her
seferinde partisinin genel başkanı seçilen Bahçeli, acaba ne zaman çuvaldızı
kendine iğneyi başkalarına batıracak? 13 senedir Erdoğan’ın tek adam olduğunu
TV’ler de lanse edip partisinin içerisinde kurduğu ve artık bir kısım parti
sevdalılarının bile rahatsız olduğu tek adamlıktan ne zaman vazgeçecek? Bugün, seküler
milliyetçilik anlayışı ile iktidar olunamayacağını tüm Türkiye anlarken,
Bahçeli’nin bu konu da ısrar etmesi ve çizgisini değiştirmemesi MHP adına bir
ışık olmadığını açıkça göstermektedir.
Seçim yaklaşırken Davutoğlu ve ekibinin yaptığı en büyük
yanlışlardan biri, her yerde dile getirdikleri başkanlık sistemini bu ülke
insanlarına anlatamamış olmalarıdır. Ayrıca Müslümanların hassasiyetlerini göz
önünde bulundurmaları ve AB sevdasından vazgeçmelidirler. Ayrıca günümüzde en
çok ihtiyaç duyduğumuz adalet duygusunu ön plana çıkarmalı, yoksulluk askeri
ücret gibi konular es geçilmemeli ve dış ülkeler ile olan ilişkiler mutlaka
düzeltilmelidir. Son olarak da Doğu
Türkistan ile ilgili acil bir proje oluşturulmalı orada ki kardeşlerimizin
umudunu yitirmeleri engellenmelidir.
Ülkemiz Türkiye’miz adına bu seçim hayırlara vesile olur
İnşaallah. Hak eden kazansın.
Vesselam….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder